Osmanlı İmparatorluğunun Cenk Sanatında vuruşma oyunlarından bir başkası da tomak oyunudur. Osmanlı Devletinde Enderun-ı Humayun da ve Anadolu’da halen bir çok köyde oynanan oyunlardan birisidir. Devlet ileri gelenlerinin ilgi duydukları bu oyuna “Tura” ,“Tomakbazı” “Vuku-ı Luab-ı Tomak” veya “Vuku-ı Tomakbazı” denilirdi. Oynayanları Tomakçı veya Tomakbaz eğitmene ise Tomakçıbaşı denirdi. Bu oyun spor kaide ve kuralları içinde Selçuklu hükümdarı Alp Arslan’ın (1029 – 15 Aralık 1072 ) 937. ölüm yıldönümü olan 15 Aralık 2009 tarihinde Cenk Sanatı Matrak Kurucusu “Atalay Matrakçı” Efkan ÇALIŞ tarafından geleneksel yapısına sadık kalınarak tekrar düzenlenmiş ve hayata geçmiştir. Matrak oyununda Matrakçı Nasuh’un bu sporu icat ettiğine dair kesin bilgiler olmasına rağmen Tomak oyunu için icat eden kişiye dair bilgi yoktur. Sözlükte “tom” yuvarlak şey manasındadır. “ Tombul , tomruk, tombala, tomar , tomurcuk gibi kelimeler yuvarlak cisim çağrışımı yapar.” “tom-ak “ise ağaçtan yapılmış bir top anlamına gelmektedir. Tomak kalın bir ipin ucuna bağlı tahta gürz yada toptur. Değişik kaynaklarda içi kar keçesi ile doldurulmuş meşin top olarak da geçmektedir. Oyuncular ellerine birer tomak alırlar ve meydana çıkarlar. Amaç tomakla rakibin sırtına vurmaktır. Altışar kişilik iki takımla oynanan bu sporda her takımda bir tomak vardır. Oyun karşı takıma vurmak ve pes dedirtene kadar devam etmek ilkesine dayanmaktaydı. Oyunda her atağa hamle denilir. Hamle yapan tomak oyuncusu tomakbaza karşı kollar kullanılarak savunma yapılır. Bu oyuna en çok XIX. Yüzyılın başlarında ve özellikle II.Mahmudun padişahlığı döneminde rastlanır. O dönemde bu oyunun büyük ustası Cündi Hüseyin Efendi adında biridir.Bu bilgiden yola çıkarak çok popüler bir spor olduğunu anlıyoruz. Yeniçeri ocağının idman programı arasında bulunan tomak oyununun Matrak gibi her düzenli bir şekilde talim edildiği anlaşılmaktadır. Padişahlar şenliklerde , törenlerde Tomak ısmarlarlardı. Bu oyunda hüner sahibi olanlara çeşitli hediyeler verilirdi. Değişik kaynaklarda oyunun takım halinde her oyuncunun elinde bir tane tomak olacak şekilde on iki kişinin aynı anda oynadığı ve takımlarda bulunan bir tane tomakla ikişer kişinin sıra ile oynadığına dair bilgiler geçmektedir. Sırtına tomak değen kişi oyundan çekilirdi. Günümüzde Malatya , Tokat , Sivas , Kırşehir, Ege Bölgesinde Osmancık ve bir çok ilde bu oyunu değişik adlarla ( tura , sinsin) düğünlerde oynayan gençlere rastlamaktayız. Fakat daha çok köy düğünlerinde oynanan bu oyun kuarl ve kaideden uzak olduğu ve oyun için özel hazırlanmış tomaklar olmadığından kişiler ellerine geçirdikleri kuşak ya da pantolon kemeri gibi cisimlerle oynamaktadırlar. Matrak sporunda olduğu gibi çeviklik , hız odaklanma denge bu oyunda da büyük önem arz etmektedir. Maharet kolla yapılan savunma ile tomağın sırta değmesini engellemek ve rakibin sırtına tomakla vurmaktadir.
Tomak oyunu Yeniçeriler ve Cündiler tarafından oynanmıştır. Padişah oyunu olmasına rağmen bu gün bile Anadolu’da köylerde oynanıyor olması bu konuda Osmanlı Devletinin spor alanında halkı ile bütünleşmesinin delilidir. Osmanlıda yapılan tüm sporların halk arasında da yapıldığı kesindir. Sadece sarayda yapılan bir sporun bu gün itibari ile tekrar yapılıyor olmasının yapılan spora bir zararı olmayacağı gibi , binlerce yıllık Türk devlet yapısı ve kültürü ile yönetilen Osmanlı İmparatorluğunun spora ve sporcuya verdiği önemi ortaya çıkarır. Ayrıca Tomak oyununun Selçuklu devletinin hüküm sürdüğü şehirlerde halen oynanıyor olması bu oyunun Selçuklu Devletinden Osmanlıya geçen bir oyun olduğunun güçlü bir delilidir. Türkler savaşların beden gücüne dayalı olduğu zamanlarda tüm sporlarını savaşa hazırlık veya savaş taklidi şeklinde düzenlemiş ve yapmışlardır. Dolayısıyla Türkler uzak doğudan veya batıdan gelen Martial Art , Budo, Savaş sanatı adında ki çalışmalardan daha üstün gerçek savaş meydanları için hazırlanmış beden talimlerini çalışmışlardır. Bu durumda spor olarak ortaya çıkan Japon , Çin , Kore Amerika gibi ülkelerin savaş sanatı adı altında yaptıkları sporlardan ziyade bizim oyun adı ile bir kısmı geçmişte yapılmış bir kısmı tekrar hayata geçen sporlarımız Savaş sanatı adını saydığımız milletlerin sporlarında daha çok hak etmektedir.
Matrakla sadece kafaya vuruş yapan Yeniçeriler , Sipahiler ,Cündiler Tomak da ise sırta vurma talimleri yapmışlar. Bu durumda bu iki spor oyunu bir cengaverin kılıç kullanımında maharet sahibi olması için gerekli teknik donanımı kazanmasını sağlamaktadır. Bu kazanımlar sadece kılıç için değil aynı zamanda gürz , bozdoğan , şeşper , yatağan , teber , balta, mızrak yay- ok ve kalkan gibi savaş aletlerinin kullanımını da kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra Kıran Kırana Güreş ise tüm bu aletli çalışmaları tamamlayan beden talimi olarak yapılmıştır. Cenk Sanatı ideali içinde hayata geçirdiğimiz Matrak , Cenk Oyunu(Kıran kırana güreş) ve Herkes İçin Yakın Savunmadan sonra , Tomak sporumuzda hak ettiği değere kısa sürede kavuşacaktır. Cenk Sanatı Dünya Merkezi Derneği Kurucu / Başkan Atalay Matrakçı Tomakçı” Efkan ÇALIŞ Not: Bu sporu tekrar hayata geçirmekle gayemiz. Köy düğünlerinde oynanan bu sporu tüm dünyaya tanıtmak ve yaymaktır. Spor kaide ve kuralları çerçevesinde değerlendirerek ortaya çıkarmak bu oyunun geleceğini garantilemektedir. Yoksa bu oyunda yakın zamanda diğer bir çok spor oyunu gibi yok olacaktır. Kaynaklar; Canlı Kaynak Kişi – Bekir ÇALIŞ Canlı Kaynak Kişi - Fikri ERDOĞAN Tarihimizden Kültür Manzaraları – Özdemir NUTKU Türk spor Tarihi – Doğan Yıldız Türklerde Spor Kültürü – Prof. Dr. Özbay GÜVEN

 
Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol